Kimler hatta? | Toplam 16 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 16 Misafir :: 1 Arama motorları Yok Sitede bugüne kadar en çok 197 kişi C.tesi Tem. 29, 2017 12:23 pm tarihinde online oldu. |
En son konular | » Kahpe saldırı bezele karakol baskını Salı Şub. 01, 2011 1:31 am tarafından kepenekli çoban » Ashab,ı Kehf,Ptsi Ocak 31, 2011 3:50 am tarafından kepenekli çoban » ÖNERİLERİNİZ VE İSTEKLERİNİZPerş. Ocak 20, 2011 1:28 am tarafından kepenekli çoban » DEFİNECİLİK İŞİ PROFESYONELCE YAPILIR RUHSATLI VE BİLİNÇLİPaz Ocak 16, 2011 7:26 am tarafından sakin adam» İKİNCİ EL CİHAZ ALIM SATIMI VE TAKASI Paz Ara. 26, 2010 2:17 am tarafından kepenekli çoban » ücretsiz vbullettin sitesi kurmak resimli anlatım,,Cuma Ara. 10, 2010 4:18 am tarafından menderes1278 » ITALYA ROMA NARNICuma Ara. 10, 2010 12:26 am tarafından kepenekli çoban » İlginç bir saatPtsi Kas. 29, 2010 11:41 pm tarafından Misafir » Büyük Sırrın Arkeolojik Keşfi: Nuh Tufanı.Paz Kas. 28, 2010 5:15 am tarafından kepenekli çoban » BULANLAR BULUYOR AMA TEK TEK AMA FARKLI ŞEKİLLERDEPaz Kas. 28, 2010 4:20 am tarafından Misafir » Rüyada Define Görmek.Paz Kas. 28, 2010 3:52 am tarafından Misafir » kıyamet günüC.tesi Kas. 27, 2010 4:34 am tarafından Misafir » AYAK İŞARETİ (çözülmüş)Cuma Kas. 26, 2010 11:27 pm tarafından kepenekli çoban » 7 DELİK Lİ TAŞ ve TAŞ YIĞMACuma Kas. 26, 2010 7:04 pm tarafından Misafir » Arkeolojik Terimler Sözlüğü.Cuma Kas. 26, 2010 2:18 am tarafından menderes1278 » MEZAR ÖRNEKLERİ VE MEZARDAN ÇIKAN HEDİYELERİPerş. Kas. 25, 2010 11:52 pm tarafından Misafir » bir ruhsatlı define kazısından hikayelerPerş. Kas. 25, 2010 3:38 am tarafından Misafir » 3 Yaşında Define Buldu..Perş. Kas. 25, 2010 2:43 am tarafından Misafir » Göz testine buyrun... !!!!Perş. Kas. 25, 2010 2:16 am tarafından Misafir » FAYDALI LİNKLERÇarş. Kas. 24, 2010 8:43 am tarafından kepenekli çoban » Define Arama İle İlgili Yasal Dayanaklar.. "Define arama ruhsatnamesi" Çarş. Kas. 24, 2010 5:23 am tarafından menderes1278 » Bulunan Defineye Paha BiçilemiyorÇarş. Kas. 24, 2010 5:07 am tarafından Misafir » ALAN TARAMALAR ,,Çarş. Kas. 24, 2010 5:02 am tarafından Misafir » minelap 4500Çarş. Kas. 24, 2010 4:00 am tarafından kepenekli çoban » burada ne görüyorsunuzÇarş. Kas. 24, 2010 2:43 am tarafından Misafir » Cennet annelerin ayakları altındadırÇarş. Kas. 24, 2010 1:15 am tarafından menderes1278 » MEYVA YETİŞTİRİCİLİĞİC.tesi Kas. 20, 2010 12:23 am tarafından Misafir » Piramitlerin Sırrı.Cuma Kas. 19, 2010 7:17 pm tarafından Misafir » Denizli-sandıras dağı-define hayaliyle gölü boşalttılar Perş. Kas. 18, 2010 2:40 am tarafından kepenekli çoban » Tarihten en güzel laf koymalarÇarş. Kas. 17, 2010 7:14 pm tarafından Misafir |
google |
|
| | HAYATİ SIVI:KAN | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
MAMİ Vip Özel Üye
Mesaj Sayısı : 266 Yaş : 51 İş/Hobiler : av,balık,hız,motor,define Nerden : MANİSA Kayıt tarihi : 26/03/10 başarı sistemi : 3
| Konu: HAYATİ SIVI:KAN Ptsi Mart 29, 2010 9:38 pm | |
| Yılda iki kez kan vermek, vücudu yeniliyor Kan bağışı, kan bekleyen kişilerin hayatlarını kurtarmasının yanı sıra kişinin kendi sağlığı açısından da yaşamsal önem taşıyor. Kan bağışında kan hücreleri yenileniyor, bu da vücudu daha sağlıklı ve güçlü yapıyor. İSTANBUL - Memorial Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Laboratuvarlar Koordinatörü Doç. Dr. Kenan Keskin, yılda iki kez kan vermenin, vücudu yenilediğini söyledi. Doç. Dr. Kenan Keskin, yaptığı yazılı açıklamada, her yıl yüzlerce kişinin hastalık ya da kaza sonrası kan bulunamadığı için hayatını kaybettiğine işaret ederek, buna karşılık, son yıllarda yapılan araştırmaların Türkiye’deki yıllık kan bağışı oranının nüfusun yüzde 1’i kadar olduğunu gösterdiğini belirtti. Kan bağışının, kan bekleyen kişilerin hayatlarını kurtarmasının yanı sıra kişinin kendi sağlığı açısından da yaşamsal önem taşıdığını vurgulayan Keskin, kan bağışında kan hücrelerinin yenilendiğini, bunun da daha sağlıklı ve daha güçlü bir vücuda sahip olunmasını sağladığını bildirdi. Doç. Dr. Kenan Keskin, şunları kaydetti: “Kan, tek kaynağı insan olan çok değerli bir ilaçtır. Yaklaşık 40 yıldan beri kan yerine kullanılabilecek ve bu değerli yaşam iksirinin yerini alabilecek yapay bir madde elde etmeye yönelik çalışmalar olmakla birlikte, bu konuda tatmin edici sonuçlar alınamamıştır. Tek kaynağının insan olması ve ihtiyaç duyulduğunda yerine kullanılabilecek bir yedeğinin olmaması, kanın ve kan bağışlamanın önemini son derecede arttırmaktadır.” Türkiye’de kan bağışının yeterli düzeyde olmadığını belirten Keskin, ağırlığı 50 kilonun üzerinde, önemli bir sağlık sorunu olmayan, hemoglobin ölçümü normal olan 18-65 yaş arasındaki herkesin yılda dört kez kan bağışında bulunabileceğini bildirdi. KAN VERMENİN YARARIDoç. Dr. Keskin, kan vermenin faydalarına da değinerek, açıklamasında şu görüşlere yer verdi: “Kan verince, kan yapan organlar uyarılır ve kan yapmaya sevk edilir, kan hücreleri yenilenir, insan psikolojik olarak rahatlar, kendini huzurlu hisseder, daha sonra kendisine kan verilmesi gerektiğinde bunu yapacak insanların çıkacağını düşünerek güven duyar. Her kan bağışlayana kan grubu, kan sayımı ve kan yoluyla bulaşan hastalıklarla ilgili tarama testleri uygulanır. Gönüllü bağışçılardan alınan kan, güvenli kan olduğundan kan yoluyla hastalık bulaşması da daha az olmaktadır. Sonuç olarak gönüllü bağışçıların sayısının artması, toplumun sağlık düzeyi üzerine olumlu etki yapmaktadır. Yılda iki kez kan vermek, vücudu yeniler.” | |
| | | MAMİ Vip Özel Üye
Mesaj Sayısı : 266 Yaş : 51 İş/Hobiler : av,balık,hız,motor,define Nerden : MANİSA Kayıt tarihi : 26/03/10 başarı sistemi : 3
| Konu: Geri: HAYATİ SIVI:KAN Ptsi Mart 29, 2010 9:39 pm | |
| Yılda iki kez kan vermek, vücudu yeniliyor Kan bağışı, kan bekleyen kişilerin hayatlarını kurtarmasının yanı sıra kişinin kendi sağlığı açısından da yaşamsal önem taşıyor. Kan bağışında kan hücreleri yenileniyor, bu da vücudu daha sağlıklı ve güçlü yapıyor. İSTANBUL - Memorial Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Laboratuvarlar Koordinatörü Doç. Dr. Kenan Keskin, yılda iki kez kan vermenin, vücudu yenilediğini söyledi. Doç. Dr. Kenan Keskin, yaptığı yazılı açıklamada, her yıl yüzlerce kişinin hastalık ya da kaza sonrası kan bulunamadığı için hayatını kaybettiğine işaret ederek, buna karşılık, son yıllarda yapılan araştırmaların Türkiye’deki yıllık kan bağışı oranının nüfusun yüzde 1’i kadar olduğunu gösterdiğini belirtti. Kan bağışının, kan bekleyen kişilerin hayatlarını kurtarmasının yanı sıra kişinin kendi sağlığı açısından da yaşamsal önem taşıdığını vurgulayan Keskin, kan bağışında kan hücrelerinin yenilendiğini, bunun da daha sağlıklı ve daha güçlü bir vücuda sahip olunmasını sağladığını bildirdi. Doç. Dr. Kenan Keskin, şunları kaydetti: “Kan, tek kaynağı insan olan çok değerli bir ilaçtır. Yaklaşık 40 yıldan beri kan yerine kullanılabilecek ve bu değerli yaşam iksirinin yerini alabilecek yapay bir madde elde etmeye yönelik çalışmalar olmakla birlikte, bu konuda tatmin edici sonuçlar alınamamıştır. Tek kaynağının insan olması ve ihtiyaç duyulduğunda yerine kullanılabilecek bir yedeğinin olmaması, kanın ve kan bağışlamanın önemini son derecede arttırmaktadır.” Türkiye’de kan bağışının yeterli düzeyde olmadığını belirten Keskin, ağırlığı 50 kilonun üzerinde, önemli bir sağlık sorunu olmayan, hemoglobin ölçümü normal olan 18-65 yaş arasındaki herkesin yılda dört kez kan bağışında bulunabileceğini bildirdi. KAN VERMENİN YARARIDoç. Dr. Keskin, kan vermenin faydalarına da değinerek, açıklamasında şu görüşlere yer verdi: “Kan verince, kan yapan organlar uyarılır ve kan yapmaya sevk edilir, kan hücreleri yenilenir, insan psikolojik olarak rahatlar, kendini huzurlu hisseder, daha sonra kendisine kan verilmesi gerektiğinde bunu yapacak insanların çıkacağını düşünerek güven duyar. Her kan bağışlayana kan grubu, kan sayımı ve kan yoluyla bulaşan hastalıklarla ilgili tarama testleri uygulanır. Gönüllü bağışçılardan alınan kan, güvenli kan olduğundan kan yoluyla hastalık bulaşması da daha az olmaktadır. Sonuç olarak gönüllü bağışçıların sayısının artması, toplumun sağlık düzeyi üzerine olumlu etki yapmaktadır. Yılda iki kez kan vermek, vücudu yeniler.” | |
| | | MAMİ Vip Özel Üye
Mesaj Sayısı : 266 Yaş : 51 İş/Hobiler : av,balık,hız,motor,define Nerden : MANİSA Kayıt tarihi : 26/03/10 başarı sistemi : 3
| Konu: Geri: HAYATİ SIVI:KAN Ptsi Mart 29, 2010 9:39 pm | |
| Kimler kan verebilir?Donör: Kan bağışı yapan kişi. Yaş: 18 - 65 yaşları arasında olan her sağlıklı kişi kan verebilir. Sıklık: Erkekleren sık 2 ayda bir; kadınlar ise en sık 3 ayda bir olmak üzere ve yılda toplam 4 üniteyi geçmemek koşuluyla kan verebilirler. Vücut Ağırlığı: 50 kg'ın üzerinde olan herkes kan bağışı yapabilir. Miktar: Bağışlanan kan standart olarak 450 mL'dir. İnsan vücudunda toplam 5000-6000 mL kan olduğu düşünülürse bu miktar toplam kan hacminin sadece % 75-9' u kadardır.Kan bağışını takiben eksilen sıvı hacmi damar dışındaki sıvının damar içine geçmesiyle saatler içerisinde karşılanır. Hücrelerin yenilenmesi süreci ise 2 ay kadardır. Düzenli aralıklarla yapılan kan bağışının sağlık açısından herhangi bir sakıncası olmadığı gibi aksine bir çok yararı mevcuttur. Anemi: Kansızlık elbetteki kan bağışı için engeldir. Günlük yaşamın olağan sayılabilecek ve çoğunlukla psikolojik kaynaklı olan halsizlik bitkinlik gibi durumlar anemi olarak algılanmamalıdır. Anemi tanısı kan testleriyle yapılmaktadır. Kan bağışı için kriter hemoglobin değeridir.. Saklama: Kanın saklanma süresi torba içindeki antikoagülan solüsyonun niteliğine bağlıdır. Bugün kullanılmakta olan torbalarda bu süre 35-42 gündür.Bu süre kanın tüketimi için fazlasıyla yeterli bir depolama süresidir. Sterilite: Kan torbaları tek kullanımlık ve steril olarak imal edilmektedir. Bu sebeple kan bağışı sırasında donöre herhangi bir hastalık bulaştırılması söz konusu değildir. Yan Etki: Kan bağışının kilo aldırma zayıflatma halsiz bırakma kaşıntı ve bağımlılık gibi yan etkileri yoktur. İlaç Kullanımı: Almış olduğunuz ilaçlar kanınıza geçmektedir. Bu ilaçlardan bazıları kan bağışı yapmaya engel teşkil eder.Kan bağışından önce eğer sağlığınız açısından mecbur değilseniz ilaç almayınız. Almak durumundaysanız kan verip veremeyeceğinizi kan merkezi doktorlarımıza danışabilirsiniz. 1. Aspirin kullanımı: Kan bağışına engel değildir. Sadece trombosit amaçlı kal alımında veya tromboferezde dikkat edilmelidir. 2. Tegison (Sedef hastalığında kullanılan bir ilaç) kullananlar ilacı kestikten 3 yıl sonra kan verebilir. 3. Accutan veya benzeri retinoik asit türevi ilaçları kullananlar ilacı bıraktıktan 4 hafta sonra gönüllü donör olabilir. 4. Faktör konsantresi kullananlar donör olamazlar. Tansiyon: Sistolik kan basıncı 180 mmHg'yı diastolik kan basıncı ise 100 mmHg'yı aşmamalıdır.Hastalıklar: Yine bazı hastalıklar da ilaçlar gibi kan bağışına sürekli veya belli bir dönem için engel oluşturmaktadır. Bu hastalıklara ilişkin bazı bilgiler aşağıda belirtilmiştir.( Aşağıda olmayan hastalıklar için kan merkezlerinden bilgi alabilirsiniz.) Kimler kan veremez? <BLOCKQUOTE> 1. Hepatit B (Hiçbir zaman kan veremezler) </BLOCKQUOTE> <BLOCKQUOTE> 2. Hepatit C (Hiçbir zaman kan veremezler) </BLOCKQUOTE> <BLOCKQUOTE> 3. AIDS (Hiçbir zaman kan veremezler) </BLOCKQUOTE> <BLOCKQUOTE> 4. Sıtma (Tedavinin sağlanmasından 3 yıl sonradan itibaren kan verebilirler) </BLOCKQUOTE> <BLOCKQUOTE> 5. Frengi geçiren hastalar iyileşmeden 1 yıl sonra kan verebilirler. </BLOCKQUOTE> <BLOCKQUOTE> 6. Creutzfeldt-Jacob hastalığı olanlar hiçbir zaman kan veremez. </BLOCKQUOTE> <BLOCKQUOTE> 7. Chagas Hastalığı ( Alınan kan sadece fraksinasyon amaçlı kullanılabilir) </BLOCKQUOTE> <BLOCKQUOTE> 8. Tüberküloz (Tedavinin sağlanmasından 5 yıl sonra kan verebilirler) </BLOCKQUOTE> <BLOCKQUOTE> 9. Diabet (İlaç kullanmayan veya ilaç kullandığı halde kan şekeri regüle edilmiş olanlar kan verebilir) </BLOCKQUOTE> <BLOCKQUOTE> 10. Anemi (Anemi teşhisi konmuş kişiler kan bağışçısı olamazlar) </BLOCKQUOTE> <BLOCKQUOTE> 11. Gebeler kan veremez. Doğum veya gebeliğin sonlan(dırıl)masından 6 hafta sonra kan verebilirler. </BLOCKQUOTE> <BLOCKQUOTE> 12. Koroner kalp hastalığı angina pektoris ciddi kardiyak aritmi serebrovasküler hastalıklar arteriyal tromboz veya rekküren venöz trombozu olan kişiler kan veremezler. </BLOCKQUOTE> <BLOCKQUOTE> 13. Allerji ( Astım hastaları kan veremez. Polen allerjisi olanlar ise sadece allerjileri oldukları dönemde kan veremezler.) </BLOCKQUOTE> <BLOCKQUOTE> 14. Otoimmün hastalığı olanlar kan veremezler. </BLOCKQUOTE> <BLOCKQUOTE> 15. Kanama diatezi (Kanama eğilimi) olanlar ömür boyu kan veremezler. </BLOCKQUOTE> <BLOCKQUOTE> 16. Bronşit (Kronik bronşit hastaları kan veremez) </BLOCKQUOTE> <BLOCKQUOTE> 17. Kronik nefrit ve pyelonefritli hastalar kan veremez. Akut glomerulonefrit geçirmiş olanlar ise iyileşmeden 5 yıl sonra bağış yapabilir. </BLOCKQUOTE> <BLOCKQUOTE> 18. Malign (Habis) hastalığı olanlar gönüllü donör olarak kabul edilmezler. </BLOCKQUOTE> <BLOCKQUOTE> 19. Brusella almış olanlar tam iyileşmeyi takiben iki sene sonra kan bağışı gönüllüsü olabilirler. </BLOCKQUOTE> <BLOCKQUOTE> 20. Epilepsi hastaları kan veremezler. </BLOCKQUOTE> <BLOCKQUOTE> 21. Osteomyelit geçirmiş hastalar tam düzelmeden 5 yıl sonra kan verebilirler. </BLOCKQUOTE> <BLOCKQUOTE> 22. Cerrahi: Büyük ameliyatlardan sonra 6 ay boyunca kan bağışı alınmaz.Mide rezeksiyonu geçirenler ise hiçbir zaman donör olamazlar. </BLOCKQUOTE> <BLOCKQUOTE> 23. Transfüzyon: Kan veya kan ürünü alan donörler 1 yıl boyunca kan veremezler. </BLOCKQUOTE> <BLOCKQUOTE> 24. Attenüe virus aşısı yapılmış olanlar 3 hafta kan veremez.( Su çiçeği sarı humma kızamık kızamıkçık oral polio kabakulak) </BLOCKQUOTE> <BLOCKQUOTE> 25. Ölü bakteri aşısı olanlar 5 gün donör olamazlar.( Kolera tifo antrax) </BLOCKQUOTE> <BLOCKQUOTE> 26. İnaktif virus aşısı ve toxoid alanlar ise 3 gün kan veremezler ( Polio-injeksiyon influenza rabies difteri tetanoz) </BLOCKQUOTE> | |
| | | MAMİ Vip Özel Üye
Mesaj Sayısı : 266 Yaş : 51 İş/Hobiler : av,balık,hız,motor,define Nerden : MANİSA Kayıt tarihi : 26/03/10 başarı sistemi : 3
| Konu: Geri: HAYATİ SIVI:KAN Ptsi Mart 29, 2010 9:39 pm | |
| | |
| | | MAMİ Vip Özel Üye
Mesaj Sayısı : 266 Yaş : 51 İş/Hobiler : av,balık,hız,motor,define Nerden : MANİSA Kayıt tarihi : 26/03/10 başarı sistemi : 3
| Konu: Geri: HAYATİ SIVI:KAN Ptsi Mart 29, 2010 9:40 pm | |
| konu kan olunca başrolde muhakkak kızılay olur Sık Sorulan Sorular ///////////Kızılayı’nın tarihteki yeri ve önemi nedir?Türk Kızılayı, savaş alanında yaralanan ya da hastalanan askerlere hiçbir ayrım gözetmeksizin yardım etmek arzusundan doğmuştur.• Kuruluş tarihi: 11 Haziran 1868• İlk adı “Osmanlı Yaralı ve Hasta Askerlere Yardım Cemiyeti”.• Bir sonraki adı “Osmanlı Hilali Ahmer Cemiyeti”.• Büyük Önder Mustafa Kemal ATATÜRK, 1935 yılında Cemiyete “KIZILAY” adını vermiştir.Bu özellikleriyle Türk Kızılayı, ülkemizin en köklü “Sivil Toplum Kuruluşudur.”Türk Kızılayı’nın Görevi Nedir?Türk Kızılayı’nın görevi; uluslararası hayır kuruluşu niteliği ile, savaşta ve barışta, yararlananlardan hiçbir bedel almadan ve karşılık beklemeden, amacına uygun ve gönüllülük anlayışına göre ürettiği hizmetler ve yaptığı faaliyetlerdir.Türk Kızılayı;• Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin de taraf olduğu 1949 tarihli Cenevre Sözleşmeleri ile hukuki statüsü garanti altında bulunan, • Tüzel kişiliğe sahip, özel hukuk hükümlerine tabi,• Adı ve amblemi savaş ve krizlerde koruma sağlayan,• Hizmetlerini “Temel İlkeleri ve Davranış Kuralları” çerçevesinde yürüten,• Bakanlar Kurulunca onaylanan Tüzüğüne göre yapılanan ve yönetilen,• Kamu otoritelerine insancıl hizmetlerinde yardımcı,• Özerk organizasyon yapısına sahip olan, devletten hiçbir ad altında maddi destek almayan, “Uluslararası İnsani Yardım Kuruluşudur.”Türk Kızılayı’nın 7 temel ilkesi nedir?• İnsaniyetçilik, Ayrım gözetmemek,Tarafsızlık, Bağımsızlık,Hayır Kurumu Niteliği, Birlik, EvrensellikTürk Kızılayı’nın ülkemizdeki yapılanması nasıldır?• Genel Merkez (Ankara)• Ülke genelinde 650’yi aşkın şube• Bölge Afet Müdahale ve Lojistik Merkezleri• Yerel Afet Müdahale ve Lojistik Merkezleri• Çadır Üretim Merkezi• Kan Merkezleri ve Kan İstasyonları• Tıp Merkezleri• Toplum Merkezleri• İlkyardım Merkezleri• Aşevleri• Gençlik Kampları• Öğrenci Yurtları• Huzurevleri• Afyonkarahisar Mineralli Su İşletmesiTüm bu özellikleri ile Türk Kızılayı, ülkemizin en yaygın, en etkin ve en güçlü organizasyon yapısına sahip sivil toplum kuruluşudur. Türk Kızılayı afetlerde ne yapar?Türk Kızılayı yurdumuzda ve dünyanın her hangi bir yerinde meydana gelen doğal afetler sonrası, devlet kurumlarına destek görevi görerek afetzedelere,• Acil barınma• Acil beslenme • Kısmı sağlık hizmetleri sağlar.Yeniden yapılanan Türk Kızılayı’nın afet yönetimindeki son gelişmeler nelerdir?• Merkezi yapıdan bölgesel yapıya geçilerek, afet malzemelerinin yurt genelinde Bölge Afet Müdahale ve Lojistik Merkezi ile Yerel Afet Müdahale ve Lojistik Merkezi’ne dağıtılması• Haberleşme Merkezleri kurulması• 250 bin kişilik acil barınma ve beslenme kapasitesi (Dünya İkincisi)• Bir afete en geç 2 saat içinde ulaşabilme kabiliyeti• Afetzedelere uzmanlar tarafından psikososyal destek verebilme kapasitesi• Afet depolarının modernizasyonu ve malzemelerin standardizasyonu• Merkez ve bölgeler arasında otomasyonun sağlanması• Çadır Üretim Merkezi kurularak yeni ve modern çadırların üretilmesi Kan hizmetlerinde Türk Kızılayı’nın son dönem çalışmaları nelerdir?Kan Hizmetleri Yönetimi ve Ulusal Güvenli Kan Temini Projesi ile• Ülke kan ihtiyacının tamamen gönüllü, karşılık beklemeyen kişilerden elde edilen, çağın gereklerine uygun işlemlerden geçirilmiş, güvenli kan ile karşılanması,• 81 ilde bölgesel kan merkezi, kan merkezi/kan istasyonu ağının kurulması, • Alınan kanların bileşenlerine ayrılması ve birden fazla kişinin faydalanmasının sağlanması,• Potansiyel kan bağışçılarının eğitilmesi, kazanılması, bu alışkanlığın toplum geneline yaygınlaşmasının sağlanması ve sonraki nesillere aktarılması,• Kan merkezlerinin modernizasyonu, hizmetlerin standardizasyonu, kalite yönetimine geçilmesi ve otomasyonun sağlanması,• Hasta ve hasta yakınlarının kan ihtiyaçlarının doğrudan otomasyon sistemi ile hastanelere ulaştırılarak sağlanması, hasta yakınlarının bağışçı aramak zorunda kalmamaları hedeflenmektedir.Sağlık ve sosyal hizmetlerde Türk Kızılayı’nın hizmetleri nelerdir?• Ülke genelinde ve uygun koşullarda hizmet veren Tıp Merkezleri• Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi• Afetlerde kısmi sağlık hizmetleri• Rehabilitasyon yardımlarıTürk Kızılayı hangi konularda halk eğitimleri veriyor?• ABCD Temel Afet Bilinci • YOTA Yapısal Olmayan Tehlikelerin Azaltılması• Kızılaycılığı Yaygınlaştırma• İlkyardım Eğitimleri• HIV / AIDS EğitimleriTürk Kızılayı gençlerimize hangi hizmetleri sunuyor?• Ulusal ve Uluslararası Gençlik Kampları• Karşılıksız Burslar• Yurt Hizmetleri• Kültür Paylaşımı Gezileri• Gönüllülük FaaliyetleriTürk Kızılayı’na nasıl gönüllü olunur?• Genel Merkez ve Şubeler aracılığıyla• İnternet sitesinden online olarak (www.kizilay.org.tr)Türk Kızılayı’na nasıl üye olunur?• Genel Merkez ve Şubeler aracılığıyla• İnternet sitesinden online olarak (www.kizilay.org.tr)18 yaşını dolduran her Türk vatandaşı, kendisine en yakın Şube aracılığı ile Türk Kızılayı’na üye olabilir.Türk Kızılayı’na kimler kan bağışında bulunabilir?• 18-68 yaş arasında olan ve bulaşıcı bir hastalığı bulunmayan,• Ağırlığı 50 kg. ve üzerinde kan değeri, vücut ısısı, boyu uygun olan, • Herhangi bir sağlık sorunu olmayan herkes,• 7 gün 24 saat açık olan Kan Merkezleri ve Kan İstasyonlarında gerekli formları doldurup hekim muayenesinden geçtikten sonra, yılda en az üç defa kan bağışında bulunabilirler.Gönüllü ve düzenli kan bağışçılarından elde edilmiş olan yeterli miktardaki güvenli kan, ulusal sağlığın korunmasına en büyük katkıyı sağlayacaktır.Türk Kızılayı’na hangi yollardan bağış yapılır?• BANKA Tüm bankalardaki Türk Kızılayı’nın ortak bağış hesap numarası olan 2868’e bağışta bulunarak,• SMS Tüm GSM Operatörlerinden 2868’e 5 YTL. karşılığı boş mesaj atarak,• ONLINETürk Kızılayı’nın internet sitesi www.kizilay.org.tr adresinden internet üzerinden bağışta bulunarak çalışmalarımıza destek olabilirsiniz.Nasıl Malul Arabası alabilirim?Derneğimizce hiçbir yerden geliri olmayan, sosyal himayeye muhtaç ve malul vatandaşlarımızın malul arabası talepleri imkanlar dahilinde karşılanmakta olup, bu yardımdan faydalanabilmeleri için aşağıda belirtilen belgelerin tamamlanarak bulundukları yerdeki Kızılay Şubesi aralığıyla Genel Merkezimize gönderilmesi gerekmektedir.• Nüfus cüzdanı örneği, • Sosyal güvencesi olmadığına dair yoksulluk belgesi, varsa yeşil kart, • İlde tam teşekküllü Devlet Hastanelerinden, İlçelerde Sağlık Grup Hastanelerinden alınacak sakatlığın geçici veya sürekli olduğuna ve malul arabası kullanması gerektiğine dair kayıt bulunan Sağlık Kurulu raporu, Bu belgelerin tamamlanarak Genel Merkezimize ulaştırılması halinde talepler mevcutlar dahilinde en kısa sürede karşılanmaktadır.AIDS Nedir?• AIDS (Edinilmiş Bağışıklık Eksikliği Sendromu) kişiye HIV (İnsanda Bağışıklık Azaltıcı Virüs) bulaşması sonucunda oluşan ve bağışıklık sistemini etkileyerek ölümcül enfeksiyonlara neden olabilen hastalıklar bütünüdür. Kişi eğer virüsü cinsel yolla almışsa , ortalama 8-10 yıl boyunca hekime başvurmasını gerektiren bir bulgusu olmayabilir. Virüs kan yoluyla alınmışsa, bu süre azalarak, 5 ay ile 2 yıl arasında değişebilir.• Kişi virüsü aldığı andan itibaren başkalarına bulaştırabilmektedir. Sonuçta, birden fazla hastalık ve kanserin ortaya çıkması ile AIDS oluşur ve eğer tedaviye başlanmazsa hastalık ölümle sonuçlanır.AIDS'e Tanı Nasıl Konulur?• AIDS’in tanısı ELISA yöntemiyle yapılan kan testiyle olur. Bu testin doğru sonuç vermesi için 10-12 hafta süre geçmesi gerekmektedir.AIDS Tedavisi Nasıldır?• HIV enfeksiyonun henüz tam tedavisi ve aşısı bulunmamaktadır. Kullanılan tedavi ise pahalıdır ve yan etkileri fazladır.AIDS Nasıl Bulaşır?• Cinsel yolla: Virüsü taşıyan kişinin cinsel organ salgıları ile, her türlü korunmasız cinsel ilişkiyle bulaşır. • Kan yoluyla: Kan ve kan ürünleri , organ ve doku nakli, deriyi delici-kesici aletler, enjektör, iğne paylaşımı ile bulaşır. • Anneden bebeğe: HIV pozitif anneden gebelik sürecinde, doğum ve emzirme döneminde bebeğe bulaşır.AIDS’ten nasıl korunabilirim?• Cinsel yolla bulaşan bu hastalıktan kaçınmanın en emin yolu korunmasız cinsel ilişkiye girmemek ve tek eşliliği tercih etmektir. • Koruyucu kılıf (kaput, kondom, prezervatif) her cinsel ilişkide ve doğru olarak kullanılmalıdır. • Kan ve kan ürünlerinin, doku ve organ nakillilerinin kontrolü sağlık kurumlarınca yapılmaktadır. Bunun dışında delici ve kesici aletlerin (enjektör, iğne,vs.) paylaşılmaması gerekmektedir. • HIV pozitif kadına gebe kalmaması tavsiye edilmelidir. Eğer gebe kalmışsa riskleri anlatılmalı, bebeği doğurmakta ısrarlı ise ilaç tedavisine başlanarak risk en aza indirilmeye çalışmalıdır.AIDS Hangi Durumlarda Bulaşmaz?• AIDS, sosyal davranışlar, öpüşme, dokunma, okşama, el sıkışma, sarılma ile bulaşmaz.• Yiyecek, su ,çatal-bıçak, kaşık,bardak, tabak paylaşımı ile bulaşmaz. • Öksürme ve aksırma ile bulaşmaz. • Sinek, sivrisinek, böcek sokması, hayvan ısırması ile bulaşmaz. • Yüzme havuzu, genel tuvalet, duş, sauna paylaşımı ile bulaşmaz. • Nefes, gözyaşı ve ter ile bulaşmaz.AIDS hakkında daha kapsamlı bilgiyi nerden edinebilirim?• AIDS hakkında daha fazla bilgi için aşağıdaki AIDS Danışmanlık Hatlarını arayabilirsiniz.• Hacettepe AIDS Tedavi ve Araştırma Merkezi (HATAM): 0312 310 80 47 • Türkiye Aile Planlaması Derneği: 0312 431 18 78 • Sağlık Bakanlığı Ücretsiz Danışma Hattı: 0800 314 79 79Bağışçılarınıza ne gibi sağlık ve sosyal hizmetler sunmaktasınız?• Bağışçılarımıza Şubelerimiz vasıtasıyla evde bakım hizmeti sunulmaktadır. Kurum doktorlarımız, sosyal hizmet uzmanlarımız ve hemşirelerimiz tarafından bağışçılarımızın rutin ev ziyaretleri ve telefon görüşmeleri yapılmakta, bağışçılarımızın ihtiyacı doğrultusunda sağlık hizmeti almalarına yardımcı olunmakta ve evde bakım hizmetlerinin yeterli olmadığı durumlarda Akçakoca Konukevinde bakımları sağlanmaktadır.Konuk evleriniz hangi illerde hizmet vermektedir?• Türkiye Kızılay Derneğine gönül veren, ilerleyen zaman içerisinde kendi öz bakımını karşılayamayan ve yardıma muhtaç durumda olan, psikolojik ve sosyal yalnızlık içerisinde olan yaşlılarımıza hizmet vermek için Şişli, Bandırma, Edremit ve Akçakoca illerinde Konuk evlerimiz hizmetlerini sürdürmektedir.Konuk evlerinizde kalmak istiyorum, ne gibi şartlar arıyorsunuz?• Akçakoca Konukevinde kalmak için;Genel Müdürlüğümüze bağlı bulunan Akçakoca Yaşlılar Konukevinde sadece Derneğimize gayrimenkul bağışında bulunan yaşlı bağışçılarımız kalmakta olup, bağış yapmış olma ve aylık aidatları düzenli olarak ödeme şartları aranmaktadır.Şişli, Bandırma, Edremit Konukevlerinde kalmak isteyenler konukevinin bağlı bulunduğu Şişli, Bandırma ve Edremit Kızılay Şubeleri ile bağlantı kurmaları gerekmektedir.• Bağlantı Kurabileceğim Konukevi Telefonları • Akçakoca Yaşlılar Konukevi Tel : (380) 611 33 20 • Edremit Yaşlılar Konukevi Tel : (266) 373 27 53 - (266) 727 27 08 • Bandırma Yaşlılar Konukevi Tel : (266) 718 68 21 - (266) 718 21 97 • Şişli Nedim Oyvar Huzur Sitesi Tel : (216) 377 75 20 | |
| | | MAMİ Vip Özel Üye
Mesaj Sayısı : 266 Yaş : 51 İş/Hobiler : av,balık,hız,motor,define Nerden : MANİSA Kayıt tarihi : 26/03/10 başarı sistemi : 3
| Konu: Geri: HAYATİ SIVI:KAN Ptsi Mart 29, 2010 9:40 pm | |
| Misyonumuz ve Vizyonumuz MİSYONUMUZ“TOPLUMUN GÜÇ VE KAYNAKLARINI HAREKETE GEÇİREREK, İNSAN SAYGINLIĞININ KORUNMASI DOĞRULTUSUNDA HER KOŞULDA, YERDE VE ZAMANDA MUHTAÇ VE KORUNMASIZ İNSANLARA YARDIM ETMEK VE TOPLUMUN AFETLERLE MÜCADELE KAPASİTESİNİN GELİŞTİRİLMESİNİ DESTEKLEMEK” VİZYONUMUZ“TÜM TOPLUMU KUCAKLAYAN VE TÜM TOPLUMUN KUCAKLADIĞI, ULUSAL VE ULUSLARARASI DÜZEYDE SAYGINLIĞINI VE HİZMET KALİTESİNİ SÜREKLİ GELİŞTİREN BİR İNSANİ YARDIM KURULUŞU OLMAK”Temel İlkelerimiz İNSANİYETÇİLİKSavaş alanında yaralılara ayrım gözetmeksizin yardım etme isteğinden doğan Kızılay, her nerede olursa olsun insan ıstırabını ulusal ve uluslararası kapasitesi dâhilinde önlemek ve dindirmek için çabalar. Amacı insan hayatının, sağlığının korunması ve insan onuruna saygı duyulmasının sağlanmasıdır. Bütün insanlar arasında karşılıklı anlayışı, dostluğu, işbirliğini ve kalıcı barışı destekler. AYRIM GÖZETMEMEKKızılay, milliyet, ırk, dini inanç, sınıf veya siyasi düşünce farkı gözetmez. İnsan ıstırabını, en ivedi ve zaruri ihtiyaçlara öncelik vererek dindirmeye çalışır. TARAFSIZLIKKızılay, herkesin güvenini kazanmak amacıyla, düşmanlıklara taraf olmaz ve hiçbir zaman siyasal, ırksal, dinsel ve ideolojik nitelikteki ihtilaflara girmez. BAĞIMSIZLIKKızılay bağımsız bir kurumdur. Kızılay, insancıl faaliyetlerinde kamu otoritelerinin yardımcısı olarak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti yasalarına tabii, ancak kendisine her daim Uluslararası Kızılay-Kızılhaç Hareketi temel ilkelerine uygun hareket etme olanağı veren bir özerkliğe sahiptir. HAYIR KURUMU NİTELİĞİKızılay, hizmetlerinden hiçbir şekilde çıkar gözetmeyen gönüllü bir yardım kurumudur. BİRLİKTürkiye’de “Kızılay” adı altında tek bir dernek kurulabilir. Bu dernek herkese açıktır. İnsancıl faaliyetlerini bütün yurdu kapsayacak şekilde yürütür. EVRENSELLİKDiğer ülke ulusal dernekleri ile eşit statüye sahip ve karşılıklı yardımlaşmada onlarla eşit sorumlulukları ve görevleri paylaşan Kızılay, dünya çapında bir organizasyonun içinde yer alır. Tarihçemiz KIZILAY, SAVAŞ ALANINDA YARALANAN YA DA HASTALANAN ASKERLERE HİÇBİR AYRIM GÖZETMEKSİZİN YARDIM ETMEK ARZUSUNDAN DOĞMUŞTUR. 11 Haziran 1868 tarihinde " Osmanlı Yaralı ve Hasta Askerlere Yardım Cemiyeti" adıyla kurulan Kızılay, 1877'de "Osmanlı Hilali Ahmer Cemiyeti", 1923'de "Türkiye Hilaliahmer Cemiyeti",1935'te "Türkiye Kızılay Cemiyeti" ve 1947'de "Türkiye Kızılay Derneği" adını almıştır. Kuruluşa "KIZILAY" adını büyük önder ****** vermiştir. Dr. Marko Paşa -1869-
Hüseyin Hilmi Paşa 4.5.1328 28.3.1336
Tevfik Paşa 28.3.1336 19.2.1340
Abdurrahman Şeref Bey 19.2.1340 18.2.1341
Dr. Refik Saydam 22.8.1341 25.4.1939 Kızılay'ın alameti, beyaz zemin üzerinde karşıdan bakarken sola doğru açık kırmızı "ay" dır. Yalnız Kızılay bayrağında "ay"ın açık yüzü bayrak direğinin tersine doğrudur. Kızılay alameti, Devletler Hukuku'nun ilgi hükümleri gereğince, savaş zamanında silahlı kuvvetlerin sağlık servisleri ile o hükümlerin belirlediği kişi ve kuruluşlar için "koruyucu ve belirtici işaret" olarak kabul edilmiştir. Bunlar dışında kalan hiçbir kişi, kurul ve kurum, savaşta tarafsızlık ve dokunulmazlık timsali olan bu işareti kullanamaz. Kızılay, 1876 Osmanlı- Rus Savaşı'ndan 1974 Kıbrıs Barış Harekatı'na kadar geçen süre içinde, Türkiye'nin taraf olduğu tüm savaşlarda, cephe gerisinde kurduğu seyyar ve sabit hastaneler,hasta taşıma servisleri,donattığı hastane gemileri, yetiştirdiği hemşireler ve gönüllü hasta bakıcılar aracılığıyla savaş alanında yaralanan ya da hastalanan on binlerce Mehmetçik'in dost ve düşman askerinin bakım ve tedavisine yardımcı olmuş, Türk olsun düşman olsun savaş esirlerine gereken insancıl yardımları yapmış; savaştan etkilenen sivil halkın bakımı ve korunması için çaba göstermiş; I Meşrutiyetin ilanından sonra İstanbul'da görülen büyük kolera salgınından bu yana yurdumuzda ortaya çıkan doğal afetlerde felaketzedelerin bakımını, barınağı ve beslenmelerini sağlamış, uluslararası yardım faaliyetlerine katılmış; hemşirelik eğitimi, ilkyardım ve kanla ilgili hizmetler alanında öncülük yapmış, korunmaya gereksinen pek çok vatandaşımıza gereken sosyal yardım ve hizmetleri sunmuştur. Kızılay'ın amacı, her nerede görülür ise , hiçbir ayrım yapmaksızın insanın acısını önlemeye veya hafifletmeye çalışmak, insanın hayatını ve sağlığını korumak, onun kişiliğine saygı gösterilmesini sağlamak ve insanlar arasındaki karşılıklı anlayışı, dostluğu saygıyı, işbirliğini ve sürekli barışı getirmeye uğraşmaktır. Kızılay ihtiyaç anında dayanışmanın,ıstırap anında eşitliğin, savaşın en kızgın anında insancıllığın, tarafsızlığın ve barışın simgesidir. Kızılay, Uluslararası Kızılay-Kızılhaç Topluluğu'nun temel ilkelerini paylaşır. Bunlar; insaniyetçilik,ayrım gözetmemek, tarafsızlık, bağımsızlık,hayır kurumu niteliği, birlik ve evrensellik ilkeleridir. Kızılay, tüzel kişiliğe sahip, özel hukuk hükümlerine tâbi, kâr amacı gütmeyen, yardım ve hizmetleri karşılıksız olan ve kamu yararına çalışan bir gönüllü sosyal hizmet kuruluşudur. Kızılay'ın teşkilatı, Genel merkez ve şubelerden oluşur. Kızılay'ın Genel Müdürlük teşkilatı dışında kalan bütün kademelerindeki görevler fahridir. | |
| | | MAMİ Vip Özel Üye
Mesaj Sayısı : 266 Yaş : 51 İş/Hobiler : av,balık,hız,motor,define Nerden : MANİSA Kayıt tarihi : 26/03/10 başarı sistemi : 3
| Konu: Geri: HAYATİ SIVI:KAN Ptsi Mart 29, 2010 9:41 pm | |
| | |
| | | MAMİ Vip Özel Üye
Mesaj Sayısı : 266 Yaş : 51 İş/Hobiler : av,balık,hız,motor,define Nerden : MANİSA Kayıt tarihi : 26/03/10 başarı sistemi : 3
| Konu: Geri: HAYATİ SIVI:KAN Ptsi Mart 29, 2010 9:41 pm | |
| %100 Gönüllü Kan Bağışı DÜNYA GÖNÜLLÜ KAN BAĞIŞÇILARI GÜNÜ COŞKUYLA KUTLANACAK
BU YILKİ TEMA “YÜZDE YÜZ GÖNÜLLÜ KAN” OLARAK BELİRLENDİ Her yıl 14 Haziran tarihinde tüm dünyada çeşitli etkinliklerle kutlanan “Dünya Gönüllü Kan Bağışçıları Günü” dolayısıyla Türk Kızılayı tarafından da ülke genelindeki 59 kan merkezinde birçok etkinlik organize edilecek. Dünyada, her yıl, ABO kan grubu sistemini bulan Nobel ödüllü Karl Landsteiner’in doğum günü olan 14 Haziran’da kutlanan “Dünya Gönüllü Kan Bağışçıları Günü” her sene olduğu gibi bu sene de Sağlık Bakanlığı himayesinde Türk Kızılayı tarafından çeşitli etkinliklerle kutlanacak. Türk Kızılayı tarafından konu ile ilgili uluslararası dernek ve federasyonlarla yapılan görüşmelerde bu yılki 14 Haziran etkinliklerinde ana tema olarak “yüzde yüz gönüllü kan bağışı” mesajının iletilmesi düşünüldü. Bu kapsamda 14 Haziran’da kullanılmak üzere “yüzde yüz gönüllü kan” sloganı ile afiş ve posta pulu tasarlandı. Bu sene yapılacak etkinliklerde, Türk Kızılayı’na gönüllü ve düzenli kan bağışları neticesinde 45 ve üzeri kan bağışında bulunmuş 154 kişi plaket, 35 ve üzeri kan bağışında bulunmuş 467 kişi altın madalya, 25 ve üzeri kan bağışında bulunmuş 749 kişi gümüş madalya, 10 ve üzeri kan bağışında bulunmuş 3650 kişi bronz madalya almaya hak kazandı. Toplam 5020 gönüllü ve düzenli kan bağışçısına, yapılacak olan törenlerde madalya ve plaket takdimlerinde bulunularak teşekkür edilecek. Türk Kızılayı tarafından 14 Haziran Dünya Gönüllü Kan Bağışçıları Günü etkinlikleri çerçevesinde şu etkinlikler gerçekleştirilecek: •Bölge Kan Merkezleri ve Kan Bağışı Merkezlerinde kan bağışçılarına yönelik olarak madalya töreni, yemek, kokteyl, piknik, dans, müzik, gezi aktiviteleri düzenlenecek ve bu aktivitelere yerel yöneticiler davet edilecek. •Dünya Gönüllü Kan Bağışçıları Günü ile ilgili afişler tüm Türkiye’de belediyelerin de desteği alınarak reklam mecralarında yayınlanacak. •Konu ile ilgili radyo spotları hazırlanarak ulusal ve yerel radyolarda 14 Haziran haftasında yayınlanması sağlanacaktır. •Ulusal ve yerel medyada kullanılmak üzere basın duyuruları oluşturulacak ve dağıtılacaktır.•14 Haziran haftasında yerel televizyon, radyo ve gazetelerde konu ile ilgili yayınların yapılması sağlanacak. Türk Kızılayı ülkenin kan ihtiyacı olan yaklaşık 1,8 milyon ünitenin tamamının düzenli, güvenli ve gönüllü kan bağışçılarından temin edilmesini hedefliyor. Türk Kızılayı 55 ildeki 59 kan alma birimi bu hedefe ulaşılması yönünde çaba harcıyor. Kamuoyuna saygılarımızla duyurulur. | |
| | | MAMİ Vip Özel Üye
Mesaj Sayısı : 266 Yaş : 51 İş/Hobiler : av,balık,hız,motor,define Nerden : MANİSA Kayıt tarihi : 26/03/10 başarı sistemi : 3
| Konu: Geri: HAYATİ SIVI:KAN Ptsi Mart 29, 2010 9:41 pm | |
| Dünya ve Türkiye'de Kan Bağışı Günümüzde tıp ve teknoloji alanındaki tüm gelişmelere rağmen kan, kan bileşenleri ve kandan elde edilen ürünlerin yerine geçebilecek bir tedavi aracı bulunamamıştır. Kan, kaynağı insan olan ve elde edilmesi için başka alternatifi olmayan bir tedavi aracıdır.Dünyada Kan Hizmetleri: Günümüzde kan bankacılığı alanında problemlerini çözmüş, etkin organizasyon kurmuş ülkeler kan bankacılığı faaliyetlerini iki aşamada tanımlanmıştır.Donasyon Kan Bankacılığı• Güvenli (gönüllü, düzenli, bilinçli, karşılık beklemeksizin) kanın toplanması• Toplanan kanlara gerekli laboratuar işlemlerinin yapılması• Kanın saklanması ve hastanelere ulaştırılmasıTransfüzyon Kan Bankacılığı• Kanın hastalar için kullanılması• Kullanıldıktan sonra kayıt altında alınan bilgilerin takip edilmesiABD’de; yıllık 10 milyon kan bağışının yarısından fazlasını Amerikan Kızılhaçı karşılamaktadır. Ancak donasyon kan bankacılığı hizmetlerinin %90 kadarı Amerikan Kızılhaçı üzerinden yürütülmektedir.Almanya’da; hizmete sunulan toplam 4.2 milyon ünite kanın % 85’ini (3.6 milyon kan bağışı, 200.000 kan gönüllüsü) Alman Kızılhaçı toplamaktadır.Japonya’da; donasyon kan bankacılığı hizmetlerinin tamamı 7 bölgesel kan merkezi ile Japon Kızılhaçı tarafından karşılanmaktadır. Ülkede her yıl yaklaşık 4 milyon ünite kan bağışı toplanmaktadır.Kanada, Avusturya, Finlandiya gibi gelişmiş ülkelerde; donasyon kan bankacılığı faaliyetleri o ülkelerin Kızılhaçları tarafından verilen örneklere paralel bir organizasyon ile sürdürülmektedir.Gelişmekte Olan Ülkelerde; Dünya Sağlık Örgütü’nün raporuna göre, güvenli kanın sağlanmasında en önemli problem, yetersiz gönüllü kan bağışı sebebiyle güvenli olmayan, (replasman, kana kan, zorunlu yöntem v.b.) ve en ucuz yöntemlerin tercih edilmesi olarak gösterilmiştir. Dünya çapında yılda 81 milyon ünite kan bağışı yapılırken bu kanların %82’si gelişmiş ülkelerde gönüllü kan bağışçılarından sağlanarak tüm tarama testlerine tabi tutulmaktadır. Buna karşın dünya nüfusunun geri kalan % 45’inin yaşadığı toplumlarda kan değişik yollarla toplanmakta ve ne yazık ki ancak % 50’si tarama testlerinden geçirilmektedir.Türkiye’de Kan Hizmetleri:Ülkemiz; kan bağışı konusunda gelişmiş ülkeler ile kıyaslandığında oldukça geri sıralarda yer almaktadır. Bu ülkelerde gönüllü kan bağışlarının nüfusa oranı %5’e ulaşabilirken ülkemizde bu oran halen % 1.5-2 civarındadır. En önemli problem gönüllü kan bağışçısı sayısındaki yetersizliktir.• Türk Kızılayı ülkemizde 1957 yılında İstanbul ve Ankara’da ilk kan merkezlerini açarak günümüze kadar ortalama %20-50 civarında ülke kan ihtiyacını karşılamıştır. Gönüllü kan bağışı ile karşılanamayan kısım hastane kan merkezleri tarafından çoğunlukla replasman, kana kan, zorunlu yöntem ile karşılanmış ve karşılanmaktadır.• Ülke genelinde sağlıklı istatistiki verilere ulaşmak ve hastalara kullanılan kanların izlenebilirliği pek mümkün değildir. • Ülkemizde kan hizmetleri konusunda kapsayıcı bir standardizasyon ve denetim mevcut değildir.Ülkemizde toplanan kan bağışını (Türk Kızılayı kan birimleri ve hastane kan merkezleri tarafından) kesin bir sayıyla söyleyebilmek mümkün değildir. Türkiye Kan Merkezleri ve Transfüzyon Derneği (TKMTD) tarafından 2003 yılında ülke genelindeki kan merkezlerinde yapılan anket çalışması sonuçları ile T.C. Sağlık Bakanlığı Yataklı Tedavi Hizmetleri Yıllığı verileri uyumlu görünmemektedir. T.C. Sağlık Bakanlığı verilerine göre 2004’de 873.454 ünite kan bağışı toplanmış, Türkiye Kan Merkezleri Transfüzyon Derneği’nin anket sonuçlarına göre ise 1.236.776 ünite kan toplanmıştır. Ancak ülkemizdeki hastane yatak kapasitesinin yetersiz olduğu ve T.C. Sağlık Bakanlığı’nın ülke çapındaki sağlık organizasyonuna bağlı olarak devreye girecek yeni hastaneler ve hastalar için etkin kan ve kan ürünü kullanımı göz önüne alındığında 2006 yılı itibari ile kan ihtiyacının hesaplamalara göre ortalama 1,5 milyon ünite civarında olduğu tahmin edilmektedir. | |
| | | MAMİ Vip Özel Üye
Mesaj Sayısı : 266 Yaş : 51 İş/Hobiler : av,balık,hız,motor,define Nerden : MANİSA Kayıt tarihi : 26/03/10 başarı sistemi : 3
| Konu: Geri: HAYATİ SIVI:KAN Ptsi Mart 29, 2010 9:42 pm | |
| Kanın Yapısı ve Görevleri Nelerdir? Kan; geçmişten günümüze sağlık ve yaşamın temel simgesi olarak görülmüş, modern tıpta “tek kaynağı insan olan yaşamsal bir ilaç” olarak kabul görmektedir. Kalbe gelen kan pompalanarak, damar içinde yol alır. Kan; damarlarımızda bir nehir gibi dolaşarak vücuttaki tüm hücrelere besin ve oksijen taşır. Hormonların taşınması, hastalık etkenleriyle (virüs, bakteri v.b.) savaş, pıhtılaşma gibi birçok konuda da görevlidir.Aynı zamanda hücreler tarafından oluşturulan karbondioksit, atık ve zehirli maddeleri de hücrelerden alarak ilgili organlara taşır. Birincil önem taşıyan görevi oksijenin taşınmasıdır. Yeterince oksijen taşınmazsa;• Dokular ve organların görevlerinde aksamalar olur.• Aksamalar öncelikle yaşamsal önemi olmayan organlarda görülür (kas ve deri gibi).• Kalp, beyin gibi doku ve organlar korunur. Oksijensizlik ilerlerse bu organ ve dokular da etkilenir.Normal bir insanda 5000-6000 mL (5-6 litre) kadar kan bulunmaktadır. Ortalama vücut ağırlığının % 8’ini oluşturur.Kanın;• % 40-50'si hücrelerden • % 50-60‘ı sıvı kısım olan plazmadan meydana gelmektedir. Kan Hücreleri : Kemik iliğinde üretilirler. Kemik iliği gerektiğinde bu hücrelerin üretilmesini hızlandırabilir. Üçe ayrılırlar.1) Alyuvar (Eritrosit)2) Akyuvar (Lökosit)3) Kan Pulcukları (Trombosit)Alyuvar (Eritrosit)• İçlerindeki hemoglobin sayesinde oksijen ve karbondioksit taşınmasında rol oynar.• Kana kırmızı rengini veren hücredir.• 1 mm3 kanda ortalama 5 milyon alyuvar bulunur.• İnsan vücudunda 120 gün yaşar. Akyuvar (Lökosit)• Yabancı maddelerle veya hastalık etkenleriyle ( virüs, bakteri v. b. ) karşılaştığımızda vücudumuzu koruyan savunma hücreleridir.• Hastalık etkeni vücudumuza girdikten sonra akyuvarlar antikor üretirler. Bu antikorlar hastalık etkenine karşı savaşırlar.• Her bulaşıcı hastalığın pencere dönemi dediğimiz bir dönemi vardır. • Bu dönemde hem hastalık etkeni hem de antikorlar savaş için çoğalırlar. • Eğer bu dönemde test yapılırsa; etken belirli seviyeye gelmediği için hastalık saptanamaz.• Akyuvarların birçok çeşidi olmakla birlikte, her çeşidin yaşam süresi farklıdır.• 1 mm3 kanda ortalama 6 –10 bin kadar akyuvar bulunur.Plazma:Kanın sıvı kısmına plazma denir. Tüm kan hücreleri bu sıvı içerisinde bulunur. Plazma; • Su (% 92), • Elektrolitler (sodyum, potasyum, klor v.b.), • Albumin, globulin, immünglobulin gibi yaşamsal proteinlerden | |
| | | MAMİ Vip Özel Üye
Mesaj Sayısı : 266 Yaş : 51 İş/Hobiler : av,balık,hız,motor,define Nerden : MANİSA Kayıt tarihi : 26/03/10 başarı sistemi : 3
| Konu: Geri: HAYATİ SIVI:KAN Ptsi Mart 29, 2010 9:42 pm | |
| Kan Grupları Hakkında Bilgiler Kan Gruplarının Keşfi:Kan transfüzyonlarının, kan grupları hakkında hiçbir bilgi olmadığı halde önceleri başarıyla sürdürülmesi dikkat çekicidir. Landois 1875’de köpek kanının başka bir cinsin kanı ile karıştırıldığında 2 dk. içerisinde hemen daima lizise (hücre parçalanması) neden olduğunu bildirmiştir. Bu çalışmadan haberdar olan Karl Landsteiner 22 kişide yaptığı çalışmada eritrosit ve serum arasındaki reaksiyonları tarif ederek 1901’de sonuçlarını yayınlamıştır. Landsteiner önceleri A, B, C olmak üzere üç kan grubu tanımladı. Sonraki yıl öğrencileri olan DeCastello ve Sturli 155 kişiyi kapsayan daha geniş bir çalışma ile kan grup sistemini A, B, O, AB olarak tanımladılar (1902). (19. yy’ın ikinci yarısında Alman bir doktorun şu sözleri şaşırtıcı değildi. Koyun kanı nakletmek için üç tane koyuna ihtiyaç vardır; ilki kanı alınan, ikincisi kanın nakledilmesine müsaade eden, üçüncüsü ise nakli gerçekleştiren olarak). 1922’de Amerika Birleşik Devletleri’ne göç eden Landsteiner 1930 yılında Nobel Tıp Ödülü’ne layık görülmüştür. Diğer kan grup sistemleri tanımlanmadan neredeyse yarım yüzyıllık bir zaman geçmiş ve 1939’da Phillip Levine tarafından sunulan bir olgu ile Rhesus (Rh faktörünün bulunduğu maymunun adı) faktörünün varlığına dikkat çekilmiştir. Sonraki birkaç yıl içerisinde yapılan benzer çalışmalarla yeni antijen sistemleri tanımlanmıştır.Kan Grupları :Alyuvarlarda (eritrositlerde) bulunan antijen çeşidine göre kan grupları belirlenir. A, B, AB, O olmak üzere 4 ana kan grubu vardır.A grubu; eritrosit yüzeyinde A antijenini, plazmada B antikorunu taşır.B grubu; eritrosit yüzeyinde B antijenini, plazmada A antikorunu taşır.AB grubu; eritrosit yüzeyinde hem A hem B antijenini taşır. Plazmada antikor taşımaz.O grubu; eritrosit yüzeyinde antijen taşımaz, ancak plazmada hem A hem B antikorunu taşır.Bu antijenlerin yanı sıra Rh(D) faktörü denilen özel bir antijen daha vardır. Rh faktörünün varlığında Rh pozitif (+), Rh faktörünün yokluğunda Rh negatif (-) olarak tanımlanır.AB kan grubu; genel alıcı olarak bilinir. Ancak taşıdığı antijenlere, diğer kan gruplarında antikor mevcut olduğu için pratikte uygulanmaz.O kan grubu; genel verici olarak bilinir. Diğer kan gruplarında bulunan antijenlere karşı taşıdığı antikorlar sebebiyle pratikte uygulanmaz.Ancak nadir durumlarda O kan grubu alyuvarlar (eritrositler) genel verici olarak kullanılabilir. Yine aynı şekilde AB grubu plazma (içinde alyuvarların(eritrosit) olmaması koşuluyla) genel verici olarak plazma da kullanılabilir. ,Temelde kullanılan kan nakil yöntemi alıcı ve verici kan gruplarının aynı olmasıdır. Kan gruplarının aynı olmasına rağmen; kan nakli öncesinde çapraz karşılaştırma (cross matching) adı verilen bir test yapılarak, uygunluğuna karar verilir. | |
| | | MAMİ Vip Özel Üye
Mesaj Sayısı : 266 Yaş : 51 İş/Hobiler : av,balık,hız,motor,define Nerden : MANİSA Kayıt tarihi : 26/03/10 başarı sistemi : 3
| Konu: Geri: HAYATİ SIVI:KAN Ptsi Mart 29, 2010 9:42 pm | |
| Kan Bağışlarım Nerelerde Kullanılıyor? GÜNCELLEME:26/05/2008 Kan nakli (transfüzyon), tedavide çok önemli yeri olan ve aranan kan elde edilemediği taktirde başka alternatifi olmayan bir tedavi aracıdır. Hemen hemen bütün ameliyatlarda transfüzyona ihtiyaç olabilir. Bazı ameliyatlarda ise kan, kan bileşenleri (komponentleri) ve kan ürünlerine aynı anda ihtiyaç olabilir. Örneğin bir kalp ameliyatı olan koroner by-pass ameliyatında; 4-6 ünite eritrosit süspansiyonu, 5-6 ünite plazma, 2-4 ünite trombosit süspansiyonu aynı ameliyat sürecinde hastaya gerekli olabilmektedir. Görüldüğü gibi böyle bir durumda sadece 1 hasta için ortalama 10 kişinin kan bağışı yapması gerekmektedir. Kan nakli sadece ameliyatlarda değil pek çok hastalıkta gerekli olmaktadır. Çeşitli yaralanmalara bağlı kan kayıpları (trafik kazaları başta olmak üzere çeşitli yaralanmalar), iç organların çeşitli hastalıklara bağlı kanamaları (mide kanaması gibi), çoğu kanser tipleri, organ nakilleri, ortopedi ve omurga ameliyatları, doğumlarda görülen kanamalar, kan uyuşmazlığına bağlı bebeğin kanının değiştirilmesi için acil olarak çok miktarda kan nakli gerekebilir. Bir de hastalıklarının seyri gereğince hayatı boyunca kan nakline ihtiyacı olan hastalar vardır; talasemi hastaları, hemofili hastaları, diyaliz hastaları, bazı kanser hastaları bu gruba girerler. TALASEMİ Kalıtsal bir kan hastalığıdır. Hemoglobin yapımında bir bozukluk söz konusudur. Bu durum kansızlığa yol açar. Talasemi Akdenize kıyısı olan ülkelerde daha sık görülür. Talasemi hastalığında hemoglobin yapımını kontrol eden genlerde bozukluk vardır. Hemoglobinin b zincirinin yapımından sorumlu 2 gen vardır. Eğer genlerden birinde kusur varsa bu kişi sağlıklı Beta-traitdir (Beta-talasemi minör), bu kişinin genetik yapısı heterozigottur; yani bu kişiler hastalığın taşıyıcısıdırlar, sağlıklı olurlar ancak kusurlu gen yapısını çocuklarına aktarırlar. Eğer söz konusu genlerin ikisinde de kusur varsa kişi genetik olarak homozigottur, bu kişiler hastadırlar ve bu durum Beta-talasemi major olarak adlandırılır. Hastalığın sonraki nesile geçişi cinsiyete bağlı değildir, Mendel genetik kurallarına göre olur. Talasemi; çocuklarda gelişme geriliği, diyabet, kalp yetmezliği, hepatit gibi bir çok organ ve sistemi etkileyen hastalıkların eşlik ettiği kronik (süreğen) bir tablodur. Kemik iliği nakli ile tedavisi mümkün olan bir hastalıktır, kemik iliği nakli mümkün olmayan hastalar için ne yazık ki kesin tedavisi olmayan bir hastalıktır. Uygulanan tedavi hastanın yaşam süresini ve yaşam kalitesini arttırmaya yöneliktir. Talasemili hastalar yaşamları boyunca belirli aralıklarla kan nakli almak durumundadır, kan naklinde en çok eritrosit süspansiyonu kullanılır. Ayrıca tedavi sürecinde dalağın ameliyatla alınması ve desferoksamin denilen ilacın kullanımı söz konusu olabilir. Talasemi hakkında bilgi alabileceğiniz bazı linkler aşağıda verilmiştir: http://www.talasemi.net http://www.thalassemi.com ANEMİKansızlık olarak bilinen çok çeşitli nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan hastalıklar grubunun genel adıdır. Temel olarak sorun alyuvarlarda ve/veya hemoglobindedir. Alyuvarların yapım eksikliği, alyuvar hücrelerinin zamanından önce hızlı bir şekilde ölmesi, çeşitli kanamalara bağlı kan kayıpları kansızlığa neden olur. Hemoglobin yapımındaki bozukluk, hemoglobin yapısına giren maddelerin eksikliği, genetik nedenlerle hemoglobinin yapılamaması yada kusurlu yapılması, alınan gıdalarda hemoglobin yapımı için gerekli maddelerin olmaması, hemoglobinin görevini yapmasını engelleyen zehirlenmeler gibi pek çok neden anemiye yol açar. Alyuvarların ana görevi akciğerlerden alınan oksijeni atardamarlar yoluyla dokulara taşımak ve dokularda biriken karbondioksiti toplar damarlar yoluyla akciğerlere götürerek vücuttan atılmasını sağlamaktır. Oksijen, yaşamsal fonksiyonların sürdürülmesi için çok önemlidir. Kansızlık durumunda dokuların oksijenlenmesi bozulacağı için buna bağlı birçok rahatsızlık ve belirti görülür: • çabuk yorulma • halsizlik • çarpıntı • baş ağrısı, baş dönmesi, göz kararması, kulaklarda çınlama • iştahsızlık • tırnakların kolayca kırılması, saç dökülmesi • sarılık (alyuvar yıkımına bağlı anemilerin belirtisi olabilir örneğin kan uyuşmazlığındaki sarılık bu tiptir ) En sık rastlanan kansızlık tipi demir eksikliği anemisidir. Demir elementi alyuvarlarda yer alan ve oksijen taşımakla görevli hemoglobin proteininin yapısında bulunur ve oksijen taşınmasında çok önemli görevi vardır. Demir gıdalarla alınamaz veya vücuttan kaybı çok olursa (Aşırı adetkanamaları, hemoroid gibi sürekli ve dikkat çekmeyecek kadar az olan kan kaybına yol açan gizli kanamalar vb) anemi ortaya çıkar. Bu tip anemiler kadınlarda daha sık görülür. Demir eksikliği anemisinin tedavisi kolaydır. Ağızdan alınan ve demir içeren ilaçlar kullanılır. Ancak tedavisi uzun sürer. Diğer anemiler sebeplerine yönelik olarak tedavi edilirler ve hastalığın gidişi aneminin tipine göre değişir. Ağır anemilerde bazen tek tedavi kan nakli yapılmasıdır. Özellikle bazı anemi tiplerinde (talasemi hastaları, böbrek yetmezliği olan hastalar vb) hasta hayatı boyunca belirli aralıklarla düzenli olarak kan nakli almak zorundadır. http://www.duzen.com.tr/2001/files/anemi.htmHEMOFİLİKalıtsal bir kanama hastalığıdır. Hemofili, önemsiz bir darbenin yarattığı sıyrıktan vücut dışına yada içine kanamaya (eklem içi, kas içi, göz içi vb kanamalar) yol açabilen bir hastalıktır. Kalıtsal geçişte X cinsiyet kromozomundaki bir gen sorumludur. Kadınlar (XX) taşıyıcı, erkekler (XY) ise hasta olurlar. Hasta bir baba ile taşıyıcı bir annenin hasta kızları doğabilir ama bu yaşamla bağdaşmayan çok ağır bir tablodur. Hasta çoğunlukla doğumu takip eden sürede belirti vermez. Ancak her zaman risk altındadır. En hafif darbede bile büyük morluklar oluşur. Diş çekimi gibi küçük girişimlerden sonra durdurulamayan ölümcül kanamalar görülebilir. İç organ, eklem içi kanamalar sıklıkla görülür. Hastalığın sebebi kanın pıhtılaşma mekanizmalarında rol alan pıhtılaşma faktörü denilen plazma proteinlerinin eksikliğidir. İki tip hemofili vardır: Hemofili A: Faktör 8 (antihemofilik faktör veya antihemofili A faktörü) denilen pıhtılaşma proteini eksiktir. Hemofili B: Faktör 9 eksiktir, hemofili B daha nadir görülür. Hastalığın tedavisi kanama durumunda eksik olan plazma proteinlerinin hastaya verilmesidir. Tedavi hastaya plazma veya plazmadan saflaştırılmış faktör 8 veya faktör 9 ‘un verilmesiyle sağlanır. Plazma pıhtılaşma proteinleri plazma fraksinasyon tesislerinde üretilebilmektedir. Hemofili hakkında daha detaylı bilgi için aşağıdaki linkleri tıklayınız: www.turkhemoder.org http://www.eczacibasi-baxter.com.tr/inside/urunler/kanhastalik.htmhttp://med.ege.edu.tr/~hemofiliLÖSEMİ Tam olarak bilinmeyen bir nedenle akyuvarların ani ve denetlenemez biçimde üremesiyle ortaya çıkan ve genel olarak kan kanseri diye bilinen bir grup hastalığın genel adıdır. Bütün kanserlerde olduğu gibi lösemide de kesin neden henüz saptanabilmiş değildir. Lösemileri kolaylaştıran bazı faktörler vardır: • Irk: bazı ırklarda daha sıktır. • yaş: 3-5 yaşta ve 70-75 yaşta görülme sıklığı artar. • erkeklerde daha sık görülür • radyasyona maruz kalma. Özellikle Japonya'da atom bombasından sonraki yıllarda lösemi sayısının çok arttığı gözlenmiştir. Hastalığın belirtileri: • kanama eğiliminde artış • ciltte morumsu küçük lekeler • ateş • kansızlık belirtileri • kanserli hücrelerin çeşitli dokuları istila etmelerine bağlı belirtiler (kemik erimesi, felç, menenjit, lenf bezlerinde büyüme vb) Hastalığın kesin tanısı kan testleri ve kemik iliğinden parça alınıp incelenmesi ile konulur. Erken tanı ile özellikle çocuklarda tedaviden yüz güldürücü sonuçlar alınmaktadır. Tedavide kanser ilaçlarının (kemoterapötikler) yanısıra kemik iliği nakli yer almaktadır. Hastalara çoğunlukla kan ve kan komponentleri kullanılması gerekir. Özellikle trombosit süspansiyonlarının tedavi sürecinde çok önemli bir yeri vardır. Türkiye Kızılay Derneği bu konuda çok önemli çalışmaları olan Lösev vakfı hastanesine her ay belirli sayıda ücretsiz kan ve kan ürünü vermektedir. Lösemi hakkında daha detaylı bilgi için aşağıdaki linki tıklayınız: http://www.losev.org.tr/turkce/index.html | |
| | | | HAYATİ SIVI:KAN | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |